Tarihi:18 10.1982 Sayısı:2709 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

Tarihi:18 10.1982 Sayısı:2709 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

Şikâyetin “hemen” inceleneceği belirtilmişse de, üst disiplin amirinin ne kadar süre içinde inceleyeceğine yönelik bir süre sınırı öngörülmemiştir. Uzun süre inceleme yapılması şikâyet hakkının kullanılmasını etkisiz hale getirebilecektir. Maddesinde; “Şikâyetler ve itirazlar mutlaka tahkik olunarak bir karara bağlanır ve neticesi şikâyet edene ve lüzum görülürse şikâyet olunana mümkün olan en kısa zamanda bildirilir. Ancak bu müddet hiçbir halde bir ayı geçemez” şeklindeki düzenleme gereği Bir aylık inceleme süre sınırı olduğunu kabul etmek gerekir. Bir aylık süreye uyulmaması verilecek kararın hukuki geçerliliğini etkilemez. Maddesinde[421] ise Harp Okulu öğrencilerinin disiplin ve diğer nedenlerle hangi durumlarda okuldan çıkarılacakları düzenlenmiştir.

  • İlgili mevzuatında özel bir düzenleme yoksa[280], onbaşıdan itibaren bütün amirler emri altındaki kişilere disiplin cezası vermeye yetkilidir (AsCK m.168/1).
  • Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslimi zorunludur.
  • Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.

(3) İkinci fıkrada tanımlanansuçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması hâlinde, bir yıldan üçyıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (5) Üç ve dördüncü fıkralardakiürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasınaaracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayankişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ilecezalandırılır. (3) Uyuşturucu veya uyarıcımadde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, ikiyıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Neden olan kişi, fiilinbaşkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olmasıhâlinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Telefon hatları ilefrekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresizyayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altıaydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. İşlenmesi hâlinde, fail hakkındabir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. İşlenmesi hâlinde, fail hakkındaon yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Kişilerin özel hayatınailişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapiscezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde,ceza yarı oranında artırılır. (3) Kendisiyle yapılanhaberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa edenkişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Kişiler arasındakihaberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üçyıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kamu kurumları arasındakihaberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadarhapis cezası ile cezalandırılır.

İdari soruşturma raporlarını bir disiplin cezası olarak kabul etmek de mümkün değildir. Kara Kuvvetleri Komutanlığının özlük dosya devamlı talimatı incelendiğinde “Beşinci Bölüm”ün adli işlemler grubu olarak ayrıldığı, disiplin cezalarına ait işlemlerin bu bölümde muhafaza edileceği görülmektedir. Resmi belge niteliğinde olan, savunma istem yazılarının ve savunmaların, sonuçta disiplin cezası verilmemiş olsa dahi davacının özlük dosyasında muhafaza edilmesinde mevzuata ve hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır[790]. AYİM bir kararında; uyarı yazının disiplin cezası olarak kabul edilebilmesi için içeriğinde, öncelikle amir tarafından disiplin tecavüzü oluşturduğu değerlendirilen eylemin işlendiği yer ve zamanın maddi olarak belirtilmiş olmasını, bunun yanı sıra cezalandırma iradesinin açıkça ifade edilmiş olmasını aramıştır[777]. Maddesinde; sözleşmede tanınmış hak ve özgürlükleri engellenen kişinin, engelleme resmi görevli kimselerce görevlerinin yerine getirilmesi sırasında yapılmış olsa dahi, ulusal bir makama fiilen başvuru hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Bunun cevabı, yasal düzenlemelerin belli bir idari işlem için öngördüğü hukuki rejim yerine, yöntem saptırması teşkil etsin etmesin, kanunen caiz olmayan başka bir usule başvurmanın başlı başına bir hukuka aykırılık oluşturacağı olmak gerektir. Esasen idare başvurması yasak olan bir yolla, işlemi yasal olmayan bir sürece tâbi kılmakta; böylece bir bakıma kılık değiştirmiş cezaî işlem yapma yasağı ihlalinden dolayı işlemi bütünü itibariyle ve baştan sakatlanmaktadır. Zira, kanunun öngördüğünden ayrı ve denetime kapalı bir hukukî zemine oturtmakla işleme farklı bir mahiyet kazandırmaya imkan yoktur. Buna göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ister ceza hukukuna, ister disiplin hukukuna ilişkin bir yaptırımı gerektirsin, amirlerine karşı her türlü itaatsizlikleri ve saygısızlıkları yönünden özel kanun teşkil eden 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanununa tâbidirler. Maddesindeki yargı denetimi yasağı tüm disiplin cezaları için geçerli midir? Bu sorunun cevabı madde metninde ve bu maddenin değişiklik görüşmeleri sırasında yaşanan tartışmalarda gizlidir.

Denetim türlerine değinildikten sonra bireysel başvurunun işlevi, dünyadaki uygulaması üzerinde durulmakta ve Türkiye’de bireysel başvuru müessesesinin ayrıntılarına geçilmektedir. Dersin ilk bölümünde son olarak Anayasa Mahkemesi’nin inceleme yetkisinin kapsamı, Mahkemeye yöneltilen eleştiriler ve Mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ile Anayasa Mahkemesi – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi arasındaki ilişkiye yer verilmektedir. Teorik kısım tamamlandıktan sonra her hafta, ilgili haftaya hasredilmiş konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin münferit bir kararı veya kararları incelenmektedir. Münferit bir kararın analizi, o karara temel teşkil eden teorik konunun/hak ve hürriyetin ele alınmasını da gerektirmektedir. Böylece akademik takvim tamamlandığında Türk Anayasa Mahkemesi’nin (ve AİHM’in) çeşitli konulardaki tutumu, ilgili hak ve hürriyete yönelik yaklaşımı ve yorumu analiz edilmiş olmaktadır. İslâm Hukuku, Müslüman toplumlarda hayatın doğal akışı ve İslam dinini ana ilkeleri ışığında geliştirilen hukuk düşüncesini ve bunun uygulamaya yansımasını ele alan bir disiplpin up. Klasik adlandırması fıkıh olan bu ilim dalında ibadetlerden sonra kamu yönetimi, devlet ve devletler arası ilişkiler, kişiler, aile, miras, borçlar, ticaret, eşya, arazi ve ceza hukuku gibi hukukun alt dalları ayrı başlıklar altında ele alınır. Bu ders ile İslâm hukukunun ortaya çıkışı, kaynakları, genel yapısı ve alt dalları, doktrin ve uygulama hakkında öğrencinin temel bilgileri edinmesi, hukuk düşüncesinin tarihsel süreçte Müslüman toplumlardaki gelişim seyri hakkında fikir sahibi olması ve böylece modern hukuk biliminde mukayese ve analiz mantığının güçlenmesi hedeflenmektedir. Dersin amacı, Türk borçlar hukuku genel hükümlerinin bilimsel ve yargısal kaynaklar ışığında incelenmesidir. Bu kapsamda birinci bölümde; “borç ilişkisinin kaynakları” ana başlığı altında sözleşmeden doğan borç ilişkileri, haksız fiilden doğan borç ilişkileri ile sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri incelenmektedir. İkinci bölümde; “borç ilişkisinin hükümleri” ana başlığı altında borçların ifası, borçların ifa edilmemesinin sonuçları, borç ilişkilerinin üçüncü kişilere etkisi incelenmektedir.

Ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle, Devlet memurlarının da alınan tedbirlere uymalarını sağlamak için öngörülmüş bir yaptırımdır. Örneğin, elektrik kullanımında israf gösteren memura uyarma cezası verilebilecektir. Her üç fiilde de maddi unsur; “kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak”tır[166]. “Kayıtsızlık”; aldırmasızlık, ilgisizlik, umursamazlık ve lakayt olma ha­lidir[167]. “Düzensizlik” ise; düzensiz olma durumu, tertipsizlik, intizamsızlık, nizamsızlıktır[168]. Dolayısıyla düzenli olmak, tertipli, sistemli, muntazam, yerli yerinde ve kararlı davranmaktır. O halde bir Devlet memuru, hiz­metin verimliliğini ve etkinliğini azaltacak şekilde tutum ve davranış içine giri­yorsa düzensiz hareket ediyor demektir[169]. Suçun maddi unsuru, meslek kuruluşlarına, izin verilmeyen derneklere veya spor kulüplerinin faal üyeliklerine girmektir. Maddede neticeyi meydana getirmeye elverişli üç hareket gösterilmiştir. Hakarete uğrayan astın olay anında görevli ve hizmet esnasında bulunması ve suçun TCK’da da yaptırıma bağlanmış bulunması suçun vasfını değiştirmemektedir[150]. Astların işlediği suçların AsCK veya 477 SK’na giren suçlar olabilir. Ancak disiplin tecavüzlerinin haber verilmemesi bu maddeyi ihlale sebebiyet vermez.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adlî yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.

Aile hukuku incelenirken, aile hukukuna ilişkin genel bilgiler; evlilik birliğinin kurulması ve bu çerçevede nişanlanma ve evlenme; evliliğin genel hükümlerinin kapsamı, genel hükümlere hâkim ilkeler ve genel hükümlerin gruplandırıl­ması, evlilikte mal rejimleri, evliliğin sona ermesi, soybağı, velayet ve vesayet hukuku konuları ele alınacaktır. Ayrıca, milletlerarası aile hukuku alanında gitgide daha fazla tanınan irade serbestisi prensibi ve bu prensibin getirdiği sonuçlar incelenecektir. Ders kapsamında; öncelikle hasta hakları, rıza, aydınlatılmış onam, doktor hakları, ötanazi kavramları başta olmak üzere Tıp Ceza Hukuku ile ilgili temel kavramlar incelenmektedir. Akabinde tıbbi müdahalenin ceza hukuku bakımından değerlendirilmesi, sağlık personeli tarafından işlenebilecek suçlar üzerinde durulacaktır. Derste öncelikle anayasallık denetiminin ortaya çıkmasının arkasında yatan dinamikler, anayasalcılık bağlamında anayasa yargısının işlevi, hukuk devleti bakımından anayasa yargısının önemi ve anayasa yargısı özelindeki tartışmalara değinilmektedir. Girizgahın ardından Türkiye’de anayasa yargısının gelişimine yer verilmektedir.

Leave a Reply